Kimyacı Lavoisier, 1781'de yanmanın oksijenle olanaklı olan kimyasal bir işlem olduğunu ortaya koyar, ayrıca oksijenin soluk alma yoluyla gövdede yandığı anlaşılır.
FaRkLaR [Karıştırılmaması Gerekenler]
- TRACT: Solunum sistemi.
( Solunum sistemi, sağ ve sol olmak üzere iki akciğerden oluşur ve bunlar mediastin ile ayrılırlar. )
( Toplardamar kanını atardamar kanına çevirirler. )
- SAĞ AKCİĞER ile/ve SOL AKCİĞER
( 3 lob vardır.[üst-orta-alt] İLE/VE 2 lob vardır.[üst-alt] )
- YARIKLAR ile/ve LOBLAR
- ANAXIMENES
- SOLUK BORUSU ile YEMEK BORUSU
( WEASAND/TRACHEA with ESOPHAGUS )
- SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( [Ar.] MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] )
- SOLUK ile İLK SOLUK(GASPING)
- SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin şekilde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( [Ar.] NEFES, ŞEHÎK ile ZEFÎR )
( BREATH(ING)/INHALE with EXPIRATION/EXHALE )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation. )
( Repetition will stabilise your breath. )
- SOLUK ALMA ile/ve/</değil SOLUK VERME
( [Ar.] ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/</değil ZEFÎR )
( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )
- TENEFFÜS-İ CİLDÎ ile TENEFFÜS-İ KASABÎ ile TENEFFÜS-İ SAFÎRÎ ile TENEFFÜS-İ SINÂÎ ile TENEFFÜS Bİ-L-HEVÂ
( Deri solunumu. İLE
Trake solunumu. [biyolojide] İLE
Havanın soluk borularına girdiği ya da çıktığı sırada doğal olmayan ses. (tıp'ta) İLE
Boğazdan açılan yapay bir delik aracılığıyla sayrının soluk alması. (tıp'ta) İLE
Hava ile solunum. )
( TENEFFÜS[< NEFES]: Nefes, soluk alma; Yorgunluk almak için dinlenme; Tan yeri ağarma; Deniz suyunun dalga ile sahile vurması. )
- AĞIZDAN SOLUK ALMAK ile/yerine BURUNDAN SOLUK ALMAK
- EUPNE ile APNE
( Solunumun normal hali. İLE Solunumun durması. )
- APNE ile ASFİKSİ
( Solunumun durması. İLE Oksijen yetersizliğinden dolayı boğulma. )
- HIPOPNE ile HIPERPNE
( Solunum derinliğinin azalması(yüzeysel solunum). İLE Solunum derinliğinin artması. )
- TAKIPNE ile BRADIPNE
( Solunum sayısının artması. İLE Solunum sayısının azalması. )
- HİPOVENTİLASYON ile HİPERVENTİLASYON
( 1 dakikada akciğerlere giren hava miktarının azalması. İLE 1 dakikada akciğerlere giren hava miktarının artması. )
- ANOKSİ ile HİPOKSİ
( Dokuda oksijen(O2) yokluğu. İLE Dokuda oksijen(O2) azalması. )
- ANOKSEMİ ile HİPOKSEMİ
( Kanda oksijen(O2) yokluğu. İLE Kanda oksijen(O2) azalması. )
- HİPERKAPNİ ile AKAPNİ ile HİPOKAPNİ
( Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) artması. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) yokluğu. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) azalması. )
- HAPŞIRMAK ile ÖKSÜRMEK
( [Ar.] NAHNAHA: Öksürük. | Hırıltılı soluma. )
( TO SNEEZE/STERNUTATION with TO COUGH )
- HAPŞIRMA ile AKSIRMA
- SUÂL-İ DÎKÎ ile SUÂL-İ KELBÎ
( Boğmaca öksürüğü. İLE Durup durup gelen şiddetli öksürük. )
- HIÇKIRIK: Çok yemek yeme ya da sinirsel bir nedenle ve istemsiz olarak diyafram kasının kasılmasıyla hava akciğerlere geçerken boğazdan çıkan ve düzgün aralıklarla yinelenen ses.
( FUÂK, ŞEHÎK[Ar.], NUHÂT: Hıçkırma. | HICCUP[İng.] | SCHLUCKAUF[Alm.] | HOQUET/SANGLOT[Fr.] | SINGHIOZZO[.] | [İt.] | HIPO[İsp.] )
- NEHM[Ar.]: Horlayarak soluma, hırıltılı soluk alma.
- SOLUK DARLIĞI/DİSPNE
( [Ar.] ZÎK-I NEFES ile/ve ZÎK-İ SADR[: Göğüs darlığı.] )
( DYSPNEA )
- SOLUK BORUSU YANGISI(İLTİHABI): TRAKEİT
Solunum, sağlıklı olma ve iyileşmede temel anahtarlardan birisidir ve
soluk almadan tam olarak yararlanmak için tüm yeteneklerimizi
kullanmamız gerekir. "İnsanlara kendiliğinden iyileşmeye ulaşabilmeleri
için tek bir şey yapmalarını söylemek zorunda kalsaydınız söyleceğiniz
şey ne olurdu?" diye sorulsa şu yanıtı vermek gerek. "Soluğunuzla çalışın!"
Bazı soluk alma tekniklerini gözden geçirelim;
1.) Soluk Alma Gözlemi: Soluk alma sistemlerinden en basit olanı onu gözlemlemek,
herhangi bir şekilde etkilemeye çalışmadan soluk alma temponuzu
zihninizle izlemekten başka bir adım atmamaktır. Bunu sağlamak için;
1) Rahat bir pozisyonda dik, gözleriniz hafif kapalı olarak oturun.
2) Dikkatinizi soluğunuza yoğunlaştırın ve mümkünse aşamalar arasındaki
değişiklikleri takip ederek, içe çekip dışa vererek soluk temponuzun
ritmini izleyin.
Bunun her gün beş dakika boyunca uygulanması yerinde olur. Dikkatinizi
soluk temponuzda yoğunlaştırıp onu izlemekten başka bir amacınız
olmamalı. Soluğunuz nasıl değişirse değişsin, titreşimler çok küçük
olsa bile, onları izlemeye devam edin. Bu temel bir meditasyon biçimi,
bir gevşeme yöntemi ve beden ile zihni uyumlaştırmaya başlamanın bir
yoludur.
2.) Dışa Vererek Başlama : Soluk alma süreklidir, başı ya da
sonu yoktur, ama doğrusu, bir soluğun içe çekerek başladığı,
dışa vererek sona erdiği gibi bir düşüncemiz de vardır. Bu
yaklaşımı tersine çevirmeye çalışalım. Beş dakikalık Soluk
Alma Gözlemi`nin sonunda bunu deneyin. Yine, dikkatinizi onu
etkilemeye çalışmadan soluk almaya yoğunlaştırın, ama soluğu
dışa vermeyi her yeni soluğun başlangıcı olarak deneyin. Bunu
sadece bir dakikalığına yapın. Bu şekilde tersine çevrilmiş
soluk almanın ne kadar farklı olduğunu göreceksiniz. Soluk
almaya dışa vererek başladığınız zaman, kendinizi soluğunuza
çok daha yakın hissedip, pasif biçimde izlemektense aktif
biçimde onunla içiçe olduğunu düşünebileceksiniz.
Bu yön değişikliğini yapmanın önemli bir psikolojik nedeni
var: Soluğu dışa vermeyi denetleme potansiyeliniz soluğu içe
çekmeyle kıyaslandığında daha fazladır. Çünkü ciğerlerinizden
çıkan havayı sıkıştırmak için kaburgalarınız arasındaki
iradenizle yönlendirdiğiniz kasları kullanabilirsiniz ve bu
kas sistemi havayı içeri çekerken kullanılandan çok daha
güçlüdür. Dışarı daha fazla hava verdiğinizde, kendiliğinden
içeriye daha fazla hava alırsınız. Solunum, derinleştirmek
istenilir bir şeydir ve bunu yapmanın en kolay yolu da soluğu
dışa vermeyi her ayrı soluğun ilk kısmı olarak düşünmeye
başlamak, soluğu içe çekme konusunda hiçbir kaygı duymamaktır.
Çin abecesinde "soluk"un iki parçası vardır; bunların birisi
"dışa verme", diğeri ise "içe çekme" anlamına gelir ve dışa
verme önce gelmektedir.
3.) Kendinizi Soluğunuza Bırakma : Bu egzersiz en iyi biçimde sırt
üstü yatarken yapılır, böylece uyurken ya da yeni uyanmış bir halde
de denemek isteyebilirsiniz.
1) Gözlerinizi kapatın, kollarınızı bedeninizin yanında tutun ve
dikkatinizi onu etkilemeye çalışmadan soluk almanızda yoğunlaştırın.
2) Şimdi soluğunuzu her içeri alışınızda evrenin rüzgarının size
doğru estiğini, her dışarı verdiğinizde ise geri çekildiğini
hayal edin. Soluğun pasif alıcısı olduğunuzu düşünün. Evrenin
soluğu sizin içinize girdikçe, bırakın bu soluk, el ve ayak
parmaklarınızın uçlarına kadar bedeninizin her parçasına işlesin.
3) Soluğu on defa dışa verip içe çekmeniz süresince algılamanızı
durdurmaya çalışın. Bu işlemi günde bir defa yapın.
4.) Gevşeme Soluğu : Dilinizi yoga pozisyonuna getirin;
Diinizin ucunu üst ön dişlerinizin iç yüzeyine değdirin,
sonra minesine, dişiniz ile ağzınızın üstü arasındaki yumuşak
dokuya dayanana kadar dişlerinizin üstüne kaydırın. Tüm egzersiz
boyunca dilinizi orada tutun. Tamamen ağzınızdan,
duyulabilir bir ses çıkararak (bir whoosh sesi),
dışarı soluk verin ve soluk alın. Ağzınızı kapatın ve (içinizden) 4'e
kadar sayarak sakince burnunuzdan içeri soluk alın. Sonra soluğunuzu 7'e kadar sayarak
tutun. Son olarak, sekize kadar sayıp ağzınızdan ses çıkararak
soluk alın. Bu bir soluk döngüsünü oluşturur. Toplam dört defa
tekrarladıktan sonra her zamanki gibi soluk alın. Diliniz o haldeyken
dışa soluk vermekte zorlanıyorsanız dudaklarınızı büzmeyi deneyin;
bunu yapmayı kısa sürede öğrenebilirsiniz. Egzersizi yapma hızınız
burada önemli değildir. Önemli olan, "içe çek, tut, dışa ver"
şeklindeki 4-7-8 oranını takip etmektir. Soluğunuzu
rahatça uzun bir süre tutabilmeniz sizi sınırlayacağından, sayınızı
buna göre ayarlayın. Bu egzersizi yaparken yavaşlatabilirsiniz, ki
bu da istenilir bir şeydir. Bunu en azından günde iki defa yapın.
Gevşeme Soluğu`nu herhangi bir yerde yapabilirsiniz, ancak bir
yerde oturuyorsanız dik durmaya çalışın. Akşamları yatağa giderken,
uyumadan hemen önce yapmanızı salık veririz. Gece uyanırsanız da
tekrar uyumanızı, düşüncelerinizden kopup duygusal çalkantılar
yaşamamanızı sağlar. Ayrıca sinir sistemine harika etkilerde bulunur.
Özel olarak da, içselleşmiş kaygıyı azaltıp, sindirim, dolaşım ve diğer
sistemlerin daha uyumlu biçimde işlemesini sağlayarak sempatik-parasempatik
sinir sisteminin faaliyetlerinin hızını düzenliyor. Bu çalışmanın
yararları süreç içinde ve katlamalı olarak ortaya çıkar, en sonunda
tüm sinir sisteminin daha sağlıklı biçimde işlemesini sağlar.
Ayrıca kan basıncının yükselmesi, ellerin üşümesi, bağırsakların
tahriş olması, kalp aritmileri görülmesi, düzensiz anksiyete ve
panik ile birçok yaygın hastalıkta da özel bir tedavi işlevi görür.
Bu yöntem en etkili ve süreli gevşeme yöntemlerinden biridir.
5.) Uyarıcı Soluk : Bu egzersiz gevşetici olmaktan ziyade uyarıcıdır.
Dolayısıyla bu teknikten kendinizi uyuşuk ya da zihinsel bakımdan
tembel hissettiğiniz zamanlarda canlanmak amacıyla yararlanabilirsiniz.
1) Dik durarak ve gözleriniz kapalı olarak rahatça oturun ve gevşeme
soluğunda tanımlandığı şekilde dilinizi yoga pozisyonuna getirin.
2) Ağzınızı hafif kapalı tutarak burnunuzdan hızla soluk alıp verin.
Soluğu içe çekme ve dışa verme eşit sürede ve kısa olmalı, köprücük
kemiğinin hemen üstünde, boynunuzdaki kasların ve diyaframınızın
gerildiğini hissetmelisiniz. (Hareketliliği hissetmek için ellerinizi
bu bölgelere koymayı deneyin.) Göğsün hareketi, hava basan bir körük
gibi hızlı ve mekanik olmalıdır. Aslında bu egzersizin Sanskrit adı
da "körük soluğu" anlamına gelmektedir. Hem içe çekerken hem dışa
verirken soluk alışınızın sesi duyulmalıdır. Eğer rahat olarak
yapabiliyorsanız hızı saniyede üç devire çıkarabilirsiniz.
Bu egzersizi ilk denemede sadece onbeş saniye süreyle yapın, daha sonra
her zamanki gibi soluk alın. Her seferinde süreyi beş saniye kadar
artırın ve tam bir dakikaya ulaşmaya çalışın. Bu gerçek bir egzersizdir.
Dolayısıyla kullandığınız kasların yorulduğunu hissedebilirsiniz.
(Kuşkusuz bu egzersiz kaslarınızı kuvvetlendirecektir.) Ayrıca başka
birşeyi daha hissetmeye başlayacaksınız: Her zamanki gibi soluk
almaya döndüğünüzde bedeninizde belli belirsiz ama kesin bir enerji
hareketi olacaktır. Belki, bunu kollarınızda bir titreme ya da
karıncalanma olarak hissedebilirsiniz. Bunun yanında kendinizi
daha uyanık hissedebilir ve yorgunluğunuzun kalmadığını görebilirsiniz.
Bu olay, aşırı karbondioksit vermenin sonucunda psikolojik değişikliklere
yol açan, hızlı hızlı ve derin soluk alma durumu değildir. Körük
soluğunu tam bir dakika sürdürebilmeniz durumunda, bunu öğleden sonraları,
kendinizi canlandıracak kafeinli bir içecek yerine deneyin. Bu yöntemin
yararını özellikle araba kullanırken uyuklamaya başladığınız durumlarda da
görürsünüz. Ayrıca bu egzersizi üşüdüğünüzü hissettiğiniz zaman kendinizi
ısıtmak için kullanabilirsiniz. Bu egzersizi ne kadar çok yaparsanız,
onun yarattığı enerjinin o kadar çok farkında olursunuz.
Bu sistemleri bir kere daha gözden geçirelim ve bundan sonraki
günlük yaşantınızda nasıl kullanabileceğinizi özetleyelim.
Soluk Gözlemi gevşemenize yardımcı olacak bir meditasyon pratiğidir ve
soluk alma tekniği yoga geleneğinin eski bir tekniğidir. Düzenli yapma
alışkanlığını edinirseniz kendi adınıza büyük bir kazanç
olacaktır. Günde beş dakika yapılması istenmişti bu nefes gözleminin
tanımında ancak istediğiniz kadar yapmakta da tabii ki serbestsiniz.
Bu uygulamayı sabahları beş dakika yapmanızı özellikle salık veririm.
Bu süreyi artırırsanız kendinize daha uygun şekillerde düzenleyebilirsiniz.
Soluğu tersine çevirme tekniği, soluk alma kapasitenizin gelişmesine
katkıda bulunarak sağlığınızı genel olarak olumlu yönde etkileyecektir.
Bu tekniği günde bir dakika yapmanız salık verilmişti fakat her
aklınıza gelişinde ya da her boş zaman bulduğunuzu düşündüğünüzde de
yapabilirsiniz. Bunu beş dakikalık Soluk Gözlemine dahil etmeniz de
olanaklıdır.
Kendinizi Soluğunuza Bırakma tekniğinde, günde bir defa yapmanız istenilen
zihinde canlandırma oyunu da her yerde ve her zaman yapılabilir,
yalnız gece yatmaya gittiğinizde ya da sabah ilk uyandığınızda
yattığınız yerden yapmak daha kolayınıza gelebilir.
Gevşeme Soluğu, her biri dört soluk alıp vermeden oluşan en az iki
seansı gerektirmektedir. Bu egzersizi günde iki kere ve sekiz
devire çıkarmanız daha yerinde olur. Kuşkusuz bu egzersizi kendinizi
kaygılı, morali bozuk ya da fiziksel bir sıkıntı çektiğiniz herhangi
bir zamanda da yapabilirsiniz, fakat iki seansı zorunlu bir asgari
ölçü olarak benimsemenizde ısrar etmek gerekir. Bu egzersizlerden birini
sabahları, doğal olarak meditasyon konumuna getirdiğnden, meditasyon
yapmadan önce de tercih edebilirsiniz.
Uyarıcı Soluk da her zaman yapılabilir. Kendinizi uyuşuk ya da
zihinsel açıdan tembel hissettiğiniz zamanlarda canlanmanız açısından
son derece yararlı bir egzersizdir ancak bunu her koşulda günde
en az bir defa yapmanızı öneriyorum. Gevşeme Soluğu`ndan önce yapmak da
sizi daha kolay biçimde bir meditasyon ortamına getireceğinden sabah
ritüellerinizle birleştirmeniz de uygun olacaktır.
Bu beş soluk egzersizini şu şekilde düzenleyebiliriz:
Sabah :
Uyarıcı Soluk
Gevşeme Soluğu (uyarıcı soluğun hemen arkasından)
Soluk Gözlemi (asgari beş dakika ve gevşeme soluğunun hemen arkasından)
Soluğu İçe Çekme ve Dışa Vermeyi Tersine Çevirme
Yatarken :
Kendinizi Soluğunuza Bırakma (on soluk)
Gevşeme Soluğu (on soluğun hemen arkasından)
Bunların hepsi on dakika bile sürmezken, sağlığınızda önemli
gelişmeler sağlamanıza yarayabilir. Bu sistemleri seveceğinizi
ve gece seansından sonra harika bir uykuya dalacağınızı düşünüyorum.
Soluk alma çalışmasının yararlarının günlük uygulamalara bağlı
olduğunu, yavaş yavaş ve katlamalı biçimde artarak görüldüğünü
unutmayın.
ANDREW WEIL`in
"8 HAFTADA İDEAL SAĞLIK"
adlı kitabından
SOLUK ALMANIN GÜCÜ : Sağlığın temeli, sağlıklı bir kan dolaşımıdır.
Çünkü dolaşım sistemi oksijen ve besinleri vücudun tüm hücrelerine
taşıyan sistemdir. Sağlıklı bir dolaşım sistemine sahipseniz, uzun ve sağlıklı
bir yaşamınız olacak demektir. Sistemin çevresi dolanımdaki kandır. Bu
sistemin kontrol düğmesi nedir? Kontrol düğmesi soluk almadır. Bedeninize
uygun şekilde oksijen verebilirseniz; bu oksijen her hücrenin elektriksel sürecini
uyaracaktır.
Bedenin nasıl çalıştığına biraz daha yakından bakalım. Soluk almak
sadece hücrelerin oksijenlenmesini kontrol etmez, aynı zamanda bedeni koruyan
beyaz hücreleri içeren lenf(akkan) sıvısının akışını da ayarlar. Lenf
sisteminin görevi nedir? Bazıları onu vücudun kanalizasyon sistemi
olarak düşünürler. Şimdi lenf sisteminin nasıl çalıştığına bakalım.
Kan kalpten atardamarlar aracılığıyla ince, geçirgen kılcal damarlara
pompalanır. Kan kılcal damarlara oksijen ve besin taşır ve bunlar hücrelerin
etrafında bulunan akkana(lenf sıvısına) geçirilir. Hücreler gereksinimi olan
şeyleri bilecek kadar akıllı ya da çekicidir. Hücre kendi sağlığı için gerekli
olan besin ve oksijeni alır, bir kısmı tekrar kılcal damarlara dönecek olan
toksinleri(zehirleri) dışarı atar. Fakat ölü hücreleri, kan proteinlerini ve
öteki zehirli maddeleri dışarı atma görevi lenf sisteminindir. Lenf sistemi de derin
soluk almakla eyleme geçirilebilir.
Hücrelerin oksijen miktarını kısıtlayan fazla sıvı ve çok miktardaki toksik
madde; lenf sistemi tarafından dışarıya atıldığı için bedenin hücreleri lenf
sistemine bağlıdır. Sıvı, kan proteinleri hariç, ölü hücreleri ve diğer zehirli
maddeleri nötralize ve tahrip eden lenf bezlerinin içinden geçer. Lenf sistemi ne kadar
önemlidir? Lenf sistemi yirmi dört saat çalışmazsa, hücrelerin etrafında oluşan fazla
sıvı ve kan proteinleri yüzünden insan ölür.
Kalp, dolanımdaki kanın pompasıdır, fakat lenf sistemi böyle bir pompaya sahip
değildir. Lenflerde kalbin görevini, kas hareketleri ve soluk alma yerine getirir.
Etkin bir lenf ve bağışıklık sistemiyle birlikte sağlıklı bir kan dolaşımına sahip olmak
istiyorsanız; bu sistemleri harekete geçirecek şekilde derin soluk almak
zorundasınız.
Meşhur bir lenf uzmanı olan Dr. Jack Shields son zamanlarda bağışıklık sistemi üzerinde
ilginç çalışmalar yapmıştır. Shields insan bedenin içine koyduğu kameralarla lenf sistemini
temizleyen uyarıcıların neler olduğunu gözlemiştir. Bu görevi en iyi şekilde diyaframa
alınan derin soluğun yerine getirdiğini görmüştür. Derin soluk, vakum gibi kan dolaşımı
aracılığıyla lenfi çeker ve bedenin toksinleri yok etme hızını artırır. Gerçekten de derin
soluk ve alıştırmalar bu süreci on beş kat daha hızlandırabilir.
Bu bölümde anlatılanlardan sadece derin soluk almanın önemini anlayıp
uygulamak bile beden sağlığını önemli oranda artırabilir. Yogada soluk
almanın üzerinde bu kadar çok durulması bu yüzdendir ve derin soluk alma
kadar bedeni temizleyen başka hiçbir şey yoktur.
Sağlıklı olmada soluk almanın çok önemli olduğunu kavramak için sağduyunun
çok zorlanması gerekmez. Sadece önemi üzerinde biraz düşünmek yeterlidir.
Nobel ödüllü Dr. Otto Warburg oksijenin hücrelere etkisi üzerinde çalışmıştır.
Warburg sağlıklı ve normal hücrelere verilen oksijeni azalttığında;
bu hücrelerin habis haline dönüştüklerini gördü. Daha sonra benzer bir çalışmada
Dr. Harry Goldblatt hiçbir hastalığı olmadığı bilinen farelerin denek olduğu bir
deney yaptı. Deneyinde yeni doğmuş farelerden alınan hücreleri üç gruba ayırdı.
Deney tüpüne aldığı bir grubu otuz dakika oksijensiz bıraktı. Birkaç
hafta sonra bu hücrelerin bir çoğu öldü, kalanlardan bir kısmının hareketleri
yavaşladı ve geriye kalanlar da habis hücre görünümünü alacak şekilde yapılarını
değiştirmeye başladılar. Bu arada diğer iki grup hücre de sürekli atmosferik
koşullarda oksijen alabilecek şekilde deney tüplerinde incelemeye alındılar.
Otuz gün sonra Dr. Goldblatt bu hücreleri üç ayrı grup fareye enjekte etti. İki
hafta sonra iki normal grup hücrenin enjekte edildiği farelerde herhangi
bir anormallik görülmedi. Ancak oksijensiz bırakılan hücrelerin enjekte edildiği
farelerde habis büyümenin gerçekleştiği görüldü. Bir yıl sonra aynı fareler
tekrar gözlendiğinde habis büyümenin devam ettiği, normal hücrelerin ise normal
kaldığı gözlendi.
Bu deney bize ne anlatıyor? Araştırmacılar hücrelerde habis ya da kanser oluşumunda
temel etkenin oksijen azlığı olduğuna inanmaktadırlar. Oksijen azlığının hücrelerin
yaşam kalitesini etkilediği kesindir. Sağlığımızın kalitesi de hücrelerimizin
kalitesine bağlıdır. Bu nedenle sağlık için ilk öncelik, soluk almaya verilmelidir.
Sorun birçok kimsenin nasıl soluk alınacağını bilmemesidir. Üç Amerikalıdan
biri kansere yakalanmaktadır. Fakat yedi Amerikalı atletten ancak biri
kansere yakalanmaktadır. Yukarıdaki deneyler bu durumu açıklığa kavuşturmaktadır.
Atletler dolaşan kana en hayati elementi, yani oksijeni vermektedir. Bir diğer
açıklama da lenf sisteminin hareketini uyararak bağışıklık sisteminin
en üst düzeyde çalışmasını sağlamaktadır.
Sistemi temizlemek için en etkin soluk alma şekli nedir? Bir birim
zamanda soluk alıyorsanız; dört birim zaman da içinizde tutmalısınız, iki birim
zamanda dışarı vermelisiniz. Dört saniye soluk alıyorsanız; on altı saniye
içinizde tutup, sekiz saniyede dışarı vermelisiniz. Soluğu niçin bir birimde
alıp iki birimde veriyorsunuz? Lenf sistemi aracılığıyla toksinleri atmak için.
Soluğu niçin dört birim tutuyorsunuz? Kan ve lenf sistemini tam olarak
oksijenlendirmek için. Soluk alırken kan sisteminden vakumda olduğu gibi tüm
toksinleri dışarı atabilmek için karın bölgesinin en altına soluk almaya başlanmalıdır.
Spordan sonra ne kadar açlık hissedersiniz? Beş kilometre koştuktan hemen sonra
oturup kocaman bir biftek mi yersiniz? Şüphesiz hayır. Spordan hemen sonra derin derin
soluk alırız. Çünkü o anda bedenin en çok gereksinim duyduğu şey oksijendir. Bu nedenle
sağlıklı yaşamanın ilk prensibi derin soluk almaktır. Günde en az üç defa yukarıdaki
kurala göre on derin soluk almalısınız. Soluk alışlar burundan, verişler ağızdan yapılmalıdır.
Uzun süre soluk alacağım diye kendinizi zorlamamalısınız. Bu süre, zamanla yavaş
yavaş artacaktır. Günde en az üç defa on derin soluk almaya başlarsanız; sağlığınızda
büyük gelişmeler olacağını göreceksiniz. İyi soluk almanın sağladığı yararı sağlayacak
hiçbir vitamin ilâcı ya da yiyecek yoktur.
Genel olarak soluk almanın uygun yollarından birisi de havayla alıştırma yapmak
anlamına gelen aerobik yapmaktır. Koşmak güzel, fakat streslidir. Yüzmek mükemmeldir.
Tüm bu alıştırmaları kurallara uygun olarak yapmak gerekir.
ANTHONY ROBBINS`in
"SINIRSIZ GÜÇ"
adlı kitabından
Beş duyu uzuvlarının her birinin ayrı işlevi olduğu gibi burun "soluk almak" içindir.
Ağızdan alınan ve verilen soluk, yanlış olup evrensel enerji kanallarının giriş noktası olduğu hatırlanarak meditasyon ve egzersizler haricinde de soluk burundan alınmalı ve verilmelidir...
Bedenimizin yaşamsal gereksinimi olan prana (Ki,chi,evrensel enerji) ETERİK Bedene ait bir organ sistemi olan Sanskrit dilinde Nadi adı verilen kanallar vasıtası ile tüm bedende devinir. Nadilerin ana kanalı olan Sushumna Nadi omurga, omurilik boyunca kuyruk sokumuna dek uzanır. Sol burun deliğinden başlayan kanal(İda Nadi) soğuk ay enerjisini taşırken, sağ kanal olan Pingala Nadi ya da Surya Nadi sıcak güneş enerjisi olarak adlandırılan eril enerjiyi taşır. Bu iki enerjinin nadiler vasıtası ile döngülerini temin ettiği enerji girdaplarının dengede olması bedenin sağlığı ile birebir ilişkidedir.
Enerji girdapları Chakra adı verilen 7 ana açılımda dönerler. Her bir girdap bir salgı bezini harekete geçirir ve dengede olmaları bu bezlere bağlı olan organların da dengede çalışmasını sağlar.
Aşırı dönen herhangi bir girdap aşırı salgıya ve o organa bağlı hücrenin dejenerasyonuna sebep verir ki sonuç olarak bu dengesizliği haber veren hastalık ortaya çıkar.
Girdapları dengede tutmak ; doğru soluk almak ve Tibet 5 li ayin çalışması ile mümkündür.
Soluk Çalışması
Evrensel enerjinin bedenimizde sağlıklı ve kesintisiz akabilmesi için;
- Dik ve düz bir omurga duruşuna gereksinim vardır.
- Ayrıca gevşek omuz ve boyun kaslarına da gereksinim vardır ki bu kaslar stres ve toksin birikiminden dolayı daima kasılmış durumda olduğundan bedende oksijenle taşınan prana, beyne yeterince ulaşamaz bu da farkındalık düzeyini düşürür.
- Burun deliklerini kullanmanın yanı sıra, tam kapasite tümü kullanılan ve temiz olan akciğerlere gereksinim de ilk şarttır.
Bebek Soluğu
Üç kısımdan oluşan akciğerlerimizin en alt bölümü yeterince ve doğru soluk almadığımızdan toksin biriktirir ve kapasitesi düşük prana devindirir.
Boşaltılmış ciğerlere;
- Üst karın şişirilerek alt ciğerin ilk alınan solukla doldurulması
- Ve sırası ile orta ciğerin kaburgaları yanlara iterek doldurulması
- Ve en son üst ciğer bölümünün omuzları yukarı iter şekilde doldurulması
4 sayısına denk düşecek şekilde alınması ile başlar.
- Verişte üst karın içeri çekilerek ilk alınan soluk salınır,
- Kaburgalar geriye çekilerek ikinci bölüm salındıktan
sonra omuzların serbest bırakılıp gevşemesi ile son bulur.
Bu soluğa diafram soluğu da denir.
İki çeşit soluk vardır. Durağan soluk ve hareket halinde soluk. Durağan soluk: Akciğerlerin
soluğu alması, vermesi, bir süre durduktan sonra tekrar alması ve vermesidir. Bu, yaşamak için
bedenin yinelediği bir hareketler zinciridir. Bu eylemler dizisi durduğu anda yaşam da durur.
Hareket halinde solunum, konuşurken, zorlu hareketler yaparken, koşarken aldığımız soluktur.
Bu durumda beden, daha çok solunum gereksinimi duyar. Ancak, yukarıda saydığımız eylemleri daha
rahat ve iyi bir biçimde gerçekleştirebilmemiz için solunum kapasitemizin fazla olması gerekir.
Zorlu hareketler yaparken, koşarken ya da spor yaparken, solunum kapasitemiz yeterli değilse çabuk
yoruluruz. Yani, "kondisyon" denilen beden direncinin solunum kapasitesiyle yakından ilgisi vardır.
Konuşmada da durağan soluktan daha çok soluğa gereksinim vardır. Çünkü sesi oluşturan, tonun
yoğunluğunu ve sürekliliğini sağlayan güç soluktur.
Solunum sorunu ülkemizde daha yeni yeni gündeme gelmekte. Oysa özellikle Doğu ve Uzakdoğu'ya
bakacak olursanız soluğun binlerce yıldır gündemde olduğunu görürsünüz. Bu ülkeler, sağlık
açısndan sık sık soluğun yardımına başvururlar ve tarih boyunca da başvurmuşlardır. Üzülerek
söylüyorum, neredeyse yüzde doksanımız yanlış soluk alıyor. Yanlış soluk alınca da soluğunu
yanlış kullanıyor. O kadar ki, sanatını solukla gerçekleştirmeleri gereken pek çok tiyatro ve
opera sanatçısının soluğunu yanlış alıp, yanlış kullandıklarına tanık oldum. Yine üzülerek
söylüyorum, ülkemizde, tiyatro ve opera sanatçısı yetiştiren kurumların bu konudaki eğitimi ya
yetersiz ya eski yöntemlerle yapılmakta ya da hiç yapılmamaktadır.
Bunu söylemeye gerek yok sanırım, bir oyuncu ya da operacının en önemli donanımlarından biri
sesi olmalıdır. İki sanatın da iyi, güzel ve etkileyici bir biçimde gerçekleşebilmesi için
önde gelen ve ayrıcalıklı gereklilik sestir. Soluğunuz yeterli değilse bu yaşamsal gerekliliği
nasıl elde edebilirsiniz? Yeterli sesi olmayan ya da sesini iyi bir biçimde kullanamayan opera
ya da tiyatro santçısı, istediği kadar yetenekli olsun, sanatında yarım kalmıştır.
Yanlış soluk ya da soluğun yanlış alınması ne demektir? Soluğun, yalnızca göğüs bölgesine
alınması demektir. Bunun nedeni de, soluk alış sırasında, bel ve mide kaslarımızın görevlerini
yapmamalarıdır. Bu görevlerin neler olduğunu bir süre sonra göreceğiz. Soluğumuzu göğüse
aldığımız zaman, havayı akciğerlerimizin üst kısmına almış oluruz. Bu da almamız gerekenden
daha az oksijenin akciğerlerimize girmesini sağlar. Çünkü, akciğerlerimiz üstü dar, altı
geniş bir koniye benzer. Soluğu göğüse aldığımız zaman akciğerlerimizin üçte birine ya da
yarısına kadar dolmuş olur.
Soluğu doğru almak, konuşma açısından olduğu kadar sağlık açısından da çok önemlidir. Yanlış
soluk, tansiyon, migren, astım ve psikolojik bunalım gibi pek çok sağlık sorununa neden
olmaktadır.
Anımsamaya çalışın, en son ne zaman derin bir soluk aldınız? Belki de anımsamıyorsunuz bile.
Yeni yapılan bir araştırmada, bir kişinin lenf bölgelerine kameralar yerleştrilmiş, kişi doğru
ve derin soluk aldığı zaman, sanki bir maddeyi sabunlu suyla yıkar gibi, bu bölgelerin de
yıkanıp temizlendiği gözlenmiş. Çok doğru, çünkü, alınan ve bedene dağılan madde oksijen. Bu
nedenle de konunun uzmanları günde 2 litre su içmenin yanında, en az 6-7 kez derin soluk almanın
gerekli olduğu görüşünde.
Soluğun yanlış alınıp, yanlış kullanılması konuşma açısından da çok önemli sorunlar doğurur.
Soluğumuzu doğru alıp, doğru bir biçimde kullanamıyorsak tonsuz bir ses çıkar ağzımızdan. Bu da
cılız bir sestir. Hele bir de gergin bir bedene sahipsek, özellikle gırtlak, omuz ve boyun
kaslarımızda gerginlik varsa, güzel ve rahat bir ton elde edemeyiz. Kasların gerilip gevşemesi
organlarımızın hareket etmesine neden olduğu için, soluk sese dönüşmeden önce, sayısız yolla
değişikliğe uğrar. Bu nedenle, ses ve soluğun dengeli bir biçimde kullanılabilmesi için,
kasların gergin olması bu eşgüdümü engeller. Bu engelleme soluğun, dolayısıyla sesin bozulmasına
neden olur.
Konuşurken soluk ne zaman alınır? Soluk, cümle başında alınır. Eğer, tümce uzunsa, anlamı
bölmeyecek bir virgülden sonra alınır. Soluk almanın bilincinden uzaksak, bize soluğu
bilinçaltımız aldırır. Bilinçaltımızın da, soluk alma konusunda bize ne gibi sorunlar yaratacağı
belli olmaz. Bu belirsizlik ve düzensizlik, soluğun yanlış kullanımı nedeniyle pek çok konuşma
sorunu yaratır.
Sözgelimi, cümleye başladınız ve cümleyi bitirecek soluğunuz var, ama bilinçaltınız devreye
girip size cümlenin ortasında soluk aldırabilir. Cümlenin ortasında alacağınız soluk, anlamı
ikiye bölecektir. Sizi dinleyen kişi, anlamı toparlayana kadar siz ikinci cümleye geçtiniz,
kişi ikinci cümlenin anlamını toparlayana kadar, siz üçüncü cümleye geçtiniz, belki de
bilinçaltının gereksiz uyarısıyla üçüncü cümlenin de ortasında bir soluk aldınız.
Böylece sizi dinleyen kişiyle sizin aranızda amansız bir yarış başlayacaktır. Dinleyen kişi,
cümle anlamlarını derleyip toparlamakta güçlük çekeceğinden yorulacak ve sizi dinlemekten
vazgeçecektir.
Ya da konuşma süreci içinde yeni bir cümleye başlayacaksınız ama, cümleyi bitirmek için yeterli
soluğunuz yok. Cümle başında soluk almanız gerektiği halde, bilinçaltınız "Soluğun var, devam et"
diyebilir. Soluk almadığınız için de cümlenin sonuna doğru soluğunuz tükenir ve sesiniz duyulmaz.
Yani, cümlenin son bir ya da iki sözcüğünü söylememiş olursunuz. Oysa, Türkçe'de cümle sonları
çok önemlidir. Çünkü yüklem, yani eylem cümlenin sonundadır. Oturdun mu? Geldin mi? Gittin mi?
Aldın mı? Cümlenin sonunda soluğunuz tükendiğinde eylemi yok etmiş olursunuz, eylem yok olunca da
anlamda önemli ölçüde zedelenme olur.
Bugüne kadar pek çoğumuz, soluğumuzu nasıl aldığımızı ve özellikle konuşurken onu nasıl kullanmamız
gerektiğini düşünmemişizdir. Bu da çok doğal. Çünkü, şimdiye kadar hiç kimse bize, "Nasıl soluk
alıyorsun?" gibi bir soru sormamıştır. Ama, sanıyorum, şu anda, yavaş yavaş, soluk alıp verme
konusunda düşünmeye başladık.
Çeşitli çalışma ve araştırmalarla bedenimize doğru soluk almayı öğretip, soluk kapasitemizin
genişlemesini sağlayabiliriz demiştim. Ancak, doğru soluk almayı bedenin işleyişi içine oturtmak
az da olsa zaman alabilir. Doğru soluk sistemi, bedenin işleyişi içine oturduktan sonra kendi
kendine çalışmaya başlar. Yani, kişi hiçbir zaman, "Acaba ben şimdi doğru soluk alıyor muyum ?"
diye düşünüp, kendini sürekli bir denetim altında bulundurmamalıdır.
CAN GÜRZAP`ın
"KONUŞAN İNSAN"
adlı kitabından (YKY)
Solunum aletimizin ödevi iki yönlüdür: Bir yönü, soluk almadır, soluk alarak dışta bulunan
hava akciğerlere çekilir ve besinlerin yanmasını sağlayan oksijenin kanla değinmesi elde edilir.
Diğer yönüyse, soluğu vermekle, bu yanmadan ortaya çıkan karbondioksidin dışarı atılmasıdır.
Soluk alma sırasında, hava, burun boşluğundan geçip gırtlak, soluk borusu ve iki kalın
bronş aracılığıyla akciğerlere gider. Soluk verme sırasındaysa, tekrar aynı yolu izleyerek çıkar.
Solunum örgenlerinin sistemi, bir ağaç gövdesinin bir çok dallara ayrılmasına benzetilebilir.
Gövde soluk borusu, iki kalın bronşa, onlar da, kendi aralarında bronş keseciklerine
ayrılırlar. Akciğerler oldukça büyük iki örgendir. (Normal ağırlığı, baylarda 1300 gramdır.)
Akciğer kesecikleri alanına havanın kanla değinmesi sırasında değişirler. Eğer kaba
taslak bir benzetme yaparsak, diyebiliriz ki, akciğerler havayla dolduğu zaman genişleyip,
havayı bıraktığı zaman daralan büyük bir süngere benzer. Akciğerler oylumunu kendi kendine
büyültüp genişletemez.
Ancak bu genişletmeyi göğüs kafesi yönetir. Göğüs kafesi, vücutta omurganın, kaburgaların
ve göğüs kemiğiyle bunları saran kasların oluşturduğu yürek ve akciğerleri koruyan boşluktur.
Onun tabanı diyafram ile örtülmüştür. Diyafram alt yönü içbükey, üst yönü dışbükey
durumunda çok yumuşak bir kastan yapılmış olup göğüs boşluğu ile karın boşluğunu
birbirinden ayırır. Kaburga kemiklerinin kıkırdakları ve göğüs kasları yardımıyla göğüs
kafesi genişleyerek göğüs boşluğunun oylumu çoğalır. Bu sırada diyafram da aşağı
doğru alçalarak bu boşluğu daha çok büyültür. Denilebilir ki, göğüs boşluğunun büyüyüp
yükselmesi, kaburga kemiklerinin hareketiyle paralel biçimde, diyaframın hareketiyle de
dikey biçimde olur.
Akciğerler "akciğer zarı" (plevra) ile örtülmüş olup onun üstü de kaburga kemikleriyle
çevrilmiştir. Akciğer zarının her biri sağ ve sol olmak üzere iki yaprakçıktan meydana
gelir. Bunlardan biri iç örgenler zarıdır ve akciğeri sarar; öteki çeper zarıdır, göğüs boşluğu
çeperini kaplar. Bu iki yaprakçık, akciğer zarı veya plevra kovuğunu sınırlar.
Sonuç olarak akciğerlerin hareketi bir pompanın hareketine benzer. Göğüs kaslarının
açılmasıyla kaburgalar ayrılıp diyafram alçalır ve zarlar da bu hareketi izlerler. Böylece
akciğerler genişleyerek havayı çekerler. İkinci bir hareketle, çekilen havayı, göğüs kafesinin
daralmasıyla dışarı verirler.
Yaşamımız sürüp giderken sürekli olarak soluk alıp veririz. Bu sırada soluk alırken solunum
örgenlerimizin hareketini düşünmeyiz, bu iş kendiliğinden olur.
Halbuki topluluk karşısında söz söyleyenlerin alıştırmalarla solunumunu geliştirmesi kesinlikle
gereklidir. Bunu herkes de yapabilir ve böylece onu isteminin kontroluna uyan bilinçli bir
hareket haline koyar.
Solunum için yapılan alıştırmalar göğsün de kuvvetlenmesine ve genişlemesine yardım
eder. Bunun için vücudun gelişmesi bakımından da yararlıdır. "Göğüs cimnastiği" toplum karşısında
söz söyleyenlere büyük yararlar sağlar. Vücudu fazla yormamak ve soluk soluğa
gelmemek şartıyla, koşmak ve merdiven çıkmak gibi, solunumun gelişmesine yardım eden
çalışmalar yapılabilir.
Soluk alırken gözönünde tutulması gereken noktalar şunlardır:
Soluk: 1-derin, 2-sık, 3-çabuk, 4-düzenli, 5-sinirlenmeden, 6-gürültüsüz alınmalıdır.
Gürültülü soluk alma büyük bir kusurdur. Dinleyiciyi rahatsız eder ve bu halin önüne geçilemezse
günün birinde söyleyicinin başarısızlığına neden olur.
Doğal solunumda ağız hep kapalı tutulmalı ve burundan soluk almalıdır. Burundan soluk alınırsa
alınan hava ısınır ve temizlenir. Çünkü burun içindeki kıvrımlarla küçük kıllar süzgeç görevini
görürler.
Ağızdan soluk almanın büyük zararları vardır. Böyle soluk almaya alışmış olanlar, tehlikeli olmamakla
beraber, günün birinde ameliyat olmak zorunda kalırlar. (Koriza, ahtapot gibi) Özellikle
ahtapotların önce sesi, sonra bellek, işitme, dişlerin çıkması, boy atma bakımından büyük
zararları olduğu bilinir.
Bununla beraber, diksiyonda bazen ağızdan soluk almak da gerekir. Söyleyici söz
söylerken her zaman gereken yerde soluk almak için ağzını kapayacak zaman
bulamaz; öyle bir zaman gelir ki, duraklama zamanının kısaltılması gerekir. Sözün hareketi
arttıkça duraklama zamanı daha kısalır ve gitgide solunum fazlalaşır ve o zaman
burundan soluk almaya kalkışmak gülünç olur. Böyle hallerde ağızdan soluk almak
gerekir.
İki türlü soluk alma vardır: 1- Diyaframa soluk alma. 2- Göğüse soluk alma. Diyaframa
soluk alma, diyaframın alçalıp yükselmesiyle olur. (Çoğunlukla baylarda böyledir)
Bu biçimde derin soluk alma, her zaman öğüt verilen bir biçimdir. Yalnız diyaframı
aşırı bir halde kasıp gevşetmemelidir. Çünkü karın boşluğundaki bağırsaklara ve
diğer örgenlere zarar verebilir. Bunun için yalnız diyaframa soluk almak da doğru değildir.
Göğüse soluk alma, kaburgaların alçalıp yükselmesiyle olur. (Çoğunlukla bayanlarda
böyledir) Göğüse soluk almanın yukarı kesimiyle yapılanı hiç bir zaman öğütlenemez.
Çünkü karnın içerisini sıkıştırır, çabucak yorgunluk ve soluk kesikliği verir. Göğüse
soluk almanın aşağı kesimiyle yapılanı, diyaframın hafif büzülmesiyle olursa, en iyi
olan biçimidir.
Bir hatip çoğunlukla, sözlerini ayakta söylediği için o durumda soluk alarak solunumunu
ona göre ayarlar. Halbuki bir tiyatro oyuncusu bir çok değişen durumlarda soluk
almak zorundadır. Solunumunu da ona göre düzenlemesi gerekir.
Sözün kısası, akciğerlerin alt kesimiyle soluk almaya alışmalıdır.
Soluk verme, solunumun ikinci zamanı olup soluk alma sırasında akciğerlere giren
hava dışarı çıkar.
Soluk verirken onu tutumlu kullanmak, birden soluk vermemek gerekir. Bu çok
önemli kurala uyulmadığı için söz söyleyenlerin çoğu soluklarını boşuna harcadıklarından
çabuk yorulurlar.
Soluğu verirken söze başlamalıdır. Soluk vermenin sonunda olduğu gibi, soluk
almanın sonunda da söz söylemek zararlıdır. Söze, soluk vermenin başlangıcında
başlamalıdır. Şaşkınlığı anlatan tümcelere, çoğunlukla gürültüsüz bir soluk verdikten
sonra başlanır. Bu gülmek için de böyledir.
Hiçbir zaman soluğun sonuna kadar söz söylenmemelidir. Çünkü solukla beraber
ses de kuvvetini kaybeder ve "Bitiriş = Finale" duyulmaz bir hal alır. Halbuki söyleyici
için pek çok soluk alma fırsatı vardır.
Soluk verme, her zaman eşit ve sarsıntısız olmalıdır. Böyle olmadığı zaman ses
kulağa hoş gelmeyen bir keçi sesi gibi titrer. Bu ses titremesi göğüs solunumunda
daha çok meydana çıkar.
Soluk verme bir tümcenin başındaki kadar, sonunda da yeterli olmalıdır ve söyleyici
tümce sonlarını iyi, belirli söylemeye çalışmalıdır.
Günlük yaşantımızda, yani tüm diksiyon alıştırmalarının dışında, yukarıda söylenen
kurallara uygun bir biçimde soluk almaya alışmak yararlıdır. Örgenlerimiz alışır ve
söz söyleyen de soluk zorluğu ve ondan doğan yorgunluğu duymaz.
Solunumun sıklığı her kişinin gücüyle, anlatmak istediği duyguların şiddetine bağlı
olduğundan belirli bir zamanda kaç kez soluk alıp vermek gerekeceğini tam olarak
saptamak olanağı yoktur. Fakat halkın söz söylerken yeterli ölçüde soluk alıp
vermediği bilinir.
Söz söylemeye başlamadan önce iyi bir soluk alıp verme tekniğine ulaşmamız
gerekir. Sesi dinleyicilere ulaştıran soluktur. Eğer soluk zayıf olursa ses de zayıf
olur. Eğer soluğun çıkışı çok bol olursa hem bir yarar sağlamaz, hem de söyleyiciyi
çabuk yorar. Eğer soluk alıp verme düzensizse "sözakımı (le débid)" da
eksik kesik, duraklamalarla anlamsız, sıkıcı olur. Solunum, söylenen bir parçanın
durak yerlerini işaret eder ve söz söyleyenin yorulmasına engel olur.
Nüzhet ŞENBAY'ın "SÖZ VE DİKSİYON SANATI"
adlı kitabından (YKY)
SWAMI RAMA, RUDOLPH B., ALAN HYMES'ın - ÖTESİ yayıncılıktan
NEFES adlı kitabını okumanızı salık veririz.
BU SAYFADA GÖRMEK İSTEDİGİNİZ BİLGİ VE/VEYA BAĞLANTILARI,
AŞAĞIDAKİ FORMU DOLDURARAK İLETEBİLİRSİNİZ.
(YOU CAN SEND US YOUR INFORMATION AND/OR LINKS,
YOU WOULD LIKE TO SEE IN THIS PAGE FILLING THE FORM)
Bu sayfada arama yapmak için; klavyenizde CTRL+F tuşlarını ya da
tarayıcınızın sol üst köşesindeki [Dosya | Düzen | Görünüm] bölümündeki
[Düzen]'in altındaki "Bul" komutunu kullanınız.
(Başka sayfaların da içeriğinde arama yapmak için
aşağıdaki kutuya aradığınız sözcük ya da konuyu giriniz) Bu sayfa 02 Ocak 2016 itibariyle kez ziyaret edilmiştir. Yenilikler ve Duyurular