Geç yatıp uykumuzu alamadığımız zaman bunun faturasını hemen ertesi sabah ödemek zorunda kalırız. Gözlerimizin altında mor halkalar, yüzümüzde çizgiler oluşmuştur, cildimiz solgun ve kurudur. Bu olumsuz tablonun kaynağı bir gece önceki kötü bir uykudur. Çünkü tıp, uykunun sadece iki iş günü arasındaki karanlık ve yatakta geçirilen süreç olmaktan öte bir önem taşıdığını artık kanıtladı.
Peki, uyku sırasında enerji halini ve dış görünümü böylesine etkileyecek kadar neler olup bitiyor?
Uyku sırasında hormon düzeyimiz dengeleniyor, sindirim sistemi hızla çalışıyor, bağışıklık sistemi kendi içinde yoğun bir faaliyete geçiyor ve vücudumuzu kaplayan cildimiz yoğun bir çalışma içine giriyor.
GÜZELLİĞİN SIRRI DA UYKUDA
Cildimizin pürüzsüz kalabilmesi her gün 10 gram ölü deri hücresinin katılmasıyla sağlanır. Bunun gerçekleşebilmesi için, her akşam derimizin en üst tabakasındaki hücreler bölünmeye başlar. Uyku esnasında ise büyüme hormonunun artması ve stres hormonunun düşmesiyle birlikte bu reaksiyon sürat kazanır. Gecenin sessizliği bu işlev için en ideal ortamdır. Çünkü şimdi ne güneş, ne rüzgar, ne de hareket ve stres karmaşık hücre bölünmesini engelleyemez. İşte bu yenilenme saatlerinde cildin, başta oksijen olmak üzere, bir dizi besin maddesine ihtiyacı vardır. Alınan her solukta cilt, ihtiyacı olduğu oksijeni depolar. Bu nedenle akşamları yatmadan önce yatak odasını iyice havalandırmayı ihmal etmeyin, yaz aylarında ise açık pencere uyumayı alışkanlık haline getirin. İlerleyen yaşla birlikte cildin oksijen alımı güçleştiği için, 30 yaşından sonra havanın temiz olduğu bir ortamda uyumaya daha çok dikkat edilmesi gerekir.
UYKU, CİLDİ YENİLİYOR
Uyurken, özellikle de rüya gördüğümüz saatlerde vücut ısısının 2 derece artmasıyla birlikte, organizma bol miktarda sıvı üretir. İşte bu nedenle sabahları uyandığımızda saçlarımız nemlenmiş, şekilleri bozulmuştur. Yağ bezleri geceleri yenilendiğinden, uyku sırasında yağ salgılaması genelde azdır. Bu nedenle, cildi kuru olanların gece yatarken cildine nemlendirici krem, hatta cilt yağı uygulaması doğru olur. Laboratuarlarda her geçen gün yenileri üretilen bu ürünlerin amacı, cildin bioritmine ayak uydurup, hücreleri yenilenmeleri sırasında glikoz, vitamin ve oksijen gibi gereksinim duydukları maddelerle beslemektir. Kesin olan bir nokta da, tüm maddelerin cilt tarafından gündüze oranla gece daha iyi emildiğidir. İşte bu nedenle cildin uyku sırasında alerjen maddelere karşı daha duyarlı olduğu tahmin ediliyor. Uyku uyurken unutmamanız gereken belki de en önemli husus, ultraviole ışınlara maruz kalmamak. Çünkü bu tehlikeli ışınlar, bölünmekte olan hücrelere zarar verebilir, hatta deri kanserine kadar yol açabilir.
Düzenli olarak solaryuma girenlere de bir tavsiyemiz var:
Solaryum seansları için mutlaka gündüz saatlerini seçin, asla akşam ve gece solaryuma girmeyin.
EN İYİ UYKU GECE YARISINDAN ÖNCE Mİ?
Uyku uzmanları, kanımızdaki büyüme hormonu düzeyinin uykuya dalar dalmaz ani bir yükseliş gösterdiğini saptamış. Bu nedenle, ister geceyarısından önce, ister geceyarısından sonra yatın, uykunun ilk 3,5 saati gerçek bir güzellik uykusudur. Ancak uykunun yeterli ve derin olması şartıyla. Bu, bütün uyku aşamalarından, yani uykuya dalıştan sakin uykuya, derin uykudan rüya görmeye kadar tüm safhaların gecede 4 ya da 6 kez tekrarlanması demektir. Gece yarısından çok sonra yatmayı alışkanlık haline getirmiş olanların bu alışkanlıklarını sürdürmelerinde bir sakınca yok. Ancak önemli olan vücuda alıştığı düzeni her zaman sağlayabilmektir.
UYKUDA KIRIŞIKLIKLAR KAYBOLUR MU?
Böyle bir mucizeyi kim istemez? Mimiklerin ya da güneşin yol açtığı kırışıklıklar hiçbir şekilde kaybolmaz elbette. Ancak ciltteki bazı kat ve çizgilerin geceleri yok olduğu da bir gerçektir. Çünkü yattığımızda cildimiz daha fazla sıvı depolar. Tansiyon düşüp, damarların genişlemesiyle, dokuya bol miktarda sıvı akar. Hareketsiz olduğumuz için de bu sıvının ciltten akması zorlaşır. Sonuç, dokunun gerilmesi, küçük kırışıkların aldığı destekle kaybolmasıdır. Gün içinde ise, ciltte depolanan bu sıvı vücuda yayılır ve yüzdeki çizgiler yeniden belirmeye başlar. Gecenin olumlu etkisini sürdürebilmek, özellikle E vitaminli nemlendirici kremlerle mümkün olabiliyor. Şunu da unutmayın ki, ne kadar uzun süre yatakta kalırsanız kalın, huzursuz bir uyku ya da yanlış bir yastık da sabahları kırışık bir yüzle uyanmanıza neden olur. Alabileceğiniz en iyi önlem, olabildiğince alçak bir yastıkla uyumayı alışkanlık haline getirmektir.
NE KADAR UYKUYA İHTİYACIMIZ VAR?
İçinde yaşadığımız toplum, insanoğlundan günün 24 saati zindelik talep ediyor. Günümüzde başarı ibresi sabah, gece, gündüz, kısacası her an canlı olabilen kişilerden yana. Kesintisiz verimlilik, sadece iş yerinde değil, boş zamanlarda da bekleniyor. Bu durumda 8 saat uyku, tembellere özel bir ihtiyaç mı? Kesinlikle hayır. Devamlı gerilim halindeysek, sağlıklı uyku uyuyamayız. Böyle durumlarda organizma dengesini kaybederek stres hormonunu bol miktarda salgılar. Hatta, kandaki seviyesinin en düşük olması gereken akşam saatlerinde bile vücut bu hormonun üretimini durduramaz. Böyle durumlarda vücudun bioritmi kontrolden çıkar. Bu dengesizliğin cilde etkisi kaçınılmazdır. Cilt kurur, pul pul kalkar, çatlar, hücre bölünmesi düzenli gerçekleşemediği için cilt giderek incelir. Kuru cilt daha da kururken, pürüzlü cilt siyah nokta ve sivilcelerle dolar. Uyku uzmanları, "Ne kadar değil, nasıl uyuduğunuz önemlidir. Gerekli olan derin uyku ve rüya aşamaları 6 saate de sığdırılabilir. Ancak çoğu insan beden ve beynini yeni güne hazırlayabilmek için genellikle 7-8 saat uykuya ihtiyaç duyar. Bu da kişinin kendini iyi hissetmesi için kaçınılmazdır" diyor. 20 dakikalık Meditasyon yaparak da uykudaki 6 saatlik dinlenme sağlanabiliyor. Bu konu hakkında http://www.maharishi.org.tr adresinden daha ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
UYKUYLA GELEN SAĞLIK
Kobaylarla araştırmalar yapan uyku uzmanları, uyumalarına izin verilmeyen kobayların uykusuzluğa 3 hafta dayanabildiklerini tespit etmiş. 3 hafta sonra bağışıklık sistemleri çöken hayvanlar, ateşlerinin yükselmesi sonucu ölmüşler. Soğuk algınlığı, bronşit ya da mide bağırsaklarımızı üşüttüğümüzde ayakta duramaz, kendimizi hemen yatağa atarız. Tıp çevreleri hastalık ve uyku ihtiyacı arasındaki bağlantının sırrını artık çözdü. Bağışıklık sistemimizin en yüksek verimle çalıştığı, yani bir enfeksiyonun söz konusu olduğu zamanlarda uykuya dalarız. Uyku uzmanlarına göre, bakteri ve virüslere karşı düzenlenen bir saldırı sonucunda vücutta toksinler oluşur ve bu toksinler kana karışarak uyku ihtiyacını meydana getirir. Yemeklerden sonra bastıran uykunun da bir açıklaması var: Yemekle birlikte mide ve bağırsaklara bol miktarda yabancı protein, mantar ve mikroplar girer. İşte böyle bir ortamda savunma sistemimizi korumak adına bir öğle uykusu uyumamız yararlı olur. Ancak hücre yenilenmesi ve hormonal reaksiyonlar sadece geceleri meydana geldiği için, öğle uykusunun güzelliğe hiçbir katkısı olmaz. Yani çoğumuzun inandığının aksine güzellik uykusu gece uykusu değildir. Gerçek güzellik uykusu, gece uyunan uykudur. Çünkü beynimizin salgıladığı melatonin hormonu hava karardıktan sonra üretilir. Cildin yenilenme işlemini işte bu hormon başlatır.
KEDİLER GİBİ UYANMAK
Sakın, gözlerinizi açar açmaz yataktan fırlamak gibi bir hata yapmayın. En doğrusu, kediler gibi uyanmak: Yerinizden kalkmadan önce gerinin, dönün, esneyin, gevşeyin... Bu, tıpkı 100 metrelik bir koşuya hazırlanmak gibidir. Çünkü kaslarınız yeni güne ağır ağır hazırlanır, dolaşım sisteminiz harekete geçer. Kortizol hormonu sabahın ilk saatlerinde iç pilimizi şarj etmeye başlar ve sabahın 6'sı ile 8'i arası kandaki kortizol oranı en yüksek düzeye çıkar. İşte bu noktada cildin yenilenme işlemi sona ermiş, günlük koruma programı devreye girmiştir. Dermatologların, kortizol salgılamasının hızlandırılması için "soğuk" bir önerisi var. Sabahları duşun altında hiç olmazsa 3 saniye boyunca buz gibi suyu vücudunuza püskürtün. Buz gibi suyla irkilin, canlanın, güne zinde ve güzel başlayın.
GÜZELLİK UYKUSUNUN İPUÇLARI
Günümüzde doktora başvuran her 5 kişiden biri, ileri derecede uykusuzluktan şikayetçi ve çözümü genellikle ilaçlarda arıyor. Oysa bu maddeler sağlıklı bir uyku vermekten çok uzaklar. Tek yaptıkları, insanlarda narkoz etkisi yaratmak. Ve en önemlisi: Birçok uyku hapı ve damlası kısa bir süre sonra bağımlılık yapıyor.
GEVŞEME: Yatağa yatmadan önce beyninizi boşaltmaya, dikkatinizi uyku üzerinde toplamaya çalışın. Bunun için sıcak bir banyo almanız, ya da yatağa uzanarak birkaç sayfa kitap okumanız yeterli. Gece aniden uyananlara, çok basit ancak bir o kadar da etkili bir ipucu: Hemen sayı saymaya başlayın.
BESLENME: Fazla kilolar kalp ve karın bölgesine basınç yaparak solumayı güçleştirdiği için, şişman insanlar daha zor uyur. En iyisi, yatmadan 3-4 saat önce hafif, karbonhidrat değeri düşük gıdalar almak. Kepekli besinler, muz ve sütün sakinleştirici, uykuya dalmayı kolaylaştırıcı gıdalar olduğunu unutmayın.
ALKOL: Bir kadeh şarap ya da bir bardak bira gerginliğinizi alır elbette. Ancak daha fazla miktarda alkol aldığınız takdirde, uykunuz tıpkı hapların etkisiyle olduğu gibi, narkoza dönüşür. Salgılama sisteminiz alkolün eseri olan toksinlerle mücadele ettiği için gecenin bir ortasında uyanırsınız.
YATAK: Yatağınız sert değil, ancak sağlam ve esnek olsun. Yatağınızın asgari ölçüleri boyundan ve eninden 30 santim fazla olmalıdır. Çiçek tozlarına karşı duyarlıysanız, akşamları yatmadan önce mutlaka başınızı yıkayın. Aksi takdirde tozlar yastığınızda birikir.
TEK Mİ ÇİFT Mİ?
Eğer eşler, aynı zamanlarda yatmayı ve uyumayı alışkanlık haline getirmişse, uyku ritimleri zamanla birbirine uyum sağlar. Ancak uykusu çok hafif olan kişiler, eğer imkanları varsa ayrı bir odada uyumayı tercih etmelidir. Aynı kural, eşleri horlayanlar için de geçerlidir. Çünkü horlama gürültüsü 80 desibele kadar ulaşabilir, bu da bir çimen biçme makinesinin yarattığı gürültüyle eşdeğerdir.
DÜZENLİ VE VÜCUDA YARARLI UYUMAK İÇİN İZLENECEK BASAMAKLAR
Başarıya ulaşmak için izlenecek yolların aşılması için ve kalıcı
olabilmesinin temel şartlarından birisi, insanın iyi uyumuş, dinlenmiş ve
zinde bir şekilde uyanmasıdır. Bu anlamda uyku çok büyük önem kazanır.
Uykudaki aksaklıklar dalga dalga tüm benliğimize ve çevremize yayılır. Önce
uykumuzun nasıl olması gerektiğine karar vermeliyiz. Burada tespit etmemiz
gereken nasıl yatmalı, ne kadar uyumalı ve uykudaki temel yöntemin ne
olacağı sorularının cevaplarıdır. Aşağıdaki yazılı 6 maddede toplanmış
tavsiyeleri uygulayın, göreceksiniz sabahları dinlenmiş olarak
kalkacaksınız. Yeni günü yeni heyecanla karşılayın. Bu maddelerin tamamını
yerine getirin ve 1 ay boyunca bunu uygularsanız eminim ki bir daha; bu
tavsiyerin dışına çıkmayacaksınız.
Tavsiyeler :
1. Uyku saatlerimizi değiştirmeden günde 6-7 saatten fazla uyumamalıyız.
2. Sabah erken kalkmalı ve öğlen vaktine kadar bir daha uyumamalıyız.
3. Öğlen yarım saat süreyle(11:00-13.30 arasında) ve gece 23:00 - 05:30
arası ( 1 saatlik kayma olabilir) uyuyor olmalıyız ve akşama yakın vakitte
uyumamalıyız.
4. Asla tok uyumamalıyız. Yemeğimizi uykudan en az 2.5- 3 saat önce
yemeliyiz.
5. Uyku öncesinde vücut adalelerimizi gevşetmeliyiz.
6. Bizi rahatsız edecek gürültülü, kötü kokulu, çok yumuşak veya tümsekli
zeminde uyumamalıyız.
Uyku Gizli Güçtür
Uykunun kalitesi daima uyunan süreden daha önemlidir. Pek çok kişi uzun süre
yatakta kalıp, kendisi ile şu veya bu şekilde oyunlar oynayarak, kendini
ikna etmeye çalışarak süreyi uzatmaya çalışır. Bu tür uykular hem vücudu
dinlendirmez, hem de müthiş bir pişmanlık uyandırır sonrasında. Beyinsel bir
ağırlıkla, uyku sersemi, kararsız ve isteksiz kalkılır yataktan. Büyük bir
suçluluk duygusuyla. Çünkü normal normlarda gün başlamıştır dünyada. İlahi
bir güçle programlanmış gibi kalkmış, şevkle işine gücüne başlamış,
konusunda yol almıştır tüm insanlar. Ve biz türlü kandırmacalarla yatakta
oyalanmış, herkesten geri kalmış gibi hissederiz kendimizi. İtiraf etmesek
de, bilinçaltımız rahatsızdır bu büyük ayıptan. Ağzımızda ve beynimizde bu
burukluk, güne rengini verir.
Dinler de uyku konusunda çeşitli disiplinler getirmiştir. Müslümanların
yatış ve kalkışları güneşin hareketine bağlanmış, uyku öncesi ve sonrası
beden ve enerji eğitimi çok incelikle belirtilmiştir. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz
dinlediğim bir sohbetinde başarısının bir sırrının da "uyuyorken güneşin
üzerine doğmaması" olarak belirtiyor ve sabah güneş doğmadan kalkmanın ona
getirdiği nimetleri anlatıyordu. Hıristiyanlarda da değişik biçimlerde bu
tür ibadetler söz konusudur. Ancak herkesin kaliteli uykuya ulaşmak için
kendine özgü bir yöntem bulması zorunludur güzel rüyalar için.
Uyku iyi çözümlerin dinamosudur. Ve genel başarımızın da temel taşı. şöyle
bir düşünelim. İyi uyuyamamışsak aldığımız kararların doğruluğundan ne kadar
emin olabilir ve çalışmalarımızdan nasıl verim bekleyebiliriz ? Yorgunken
kitap okuma, dost sohbetindeki başarımızın derecesi nedir ? Yediğimiz
içtiğimizden ne zevki alabiliriz ?
Uyku, hayatımızda her şeyin düzene konulduğu, tamir ve tedavi edildiği son
derece önemli bir süreç olarak yaratılmıştır. Bir kaç hafta uykusuz kalmanın
ölüme neden olduğu hayvanlar üzerinde yapılan deneylerle ispat edilmiştir.
Daha da ötesi insanın yetersiz uykusu ile zihinsel güç kaybı arasında yakın
bir ilişki olduğu, uykusuz kalan insanların zihinsel çalışmalarının tamamen
durduğu ve düşüncelerini hiçbir şeyin üzerinde yoğunlaştıramadıkları ispat
edilmiştir. 48 saat uykusuz bırakılan yüksek öğrenimli kişilerin, ilkokul
çocuklarına öğretilen matematik işlemleri yapamadıkları
görülmüştür. (Hürriyet 26.5.1193) A.B.D.'de 1993 yılında yapılan bir
araştırma sadece düzensiz uykunun A.B.D. ekonomisine 1993 yılı kurlarıyla
verdiği zarar 360 trilyon liradır. (Bozdağ,1996,40)
Günde 8 veya 10 saat uyuyor olabilirsiniz. Ancak yine de bu uykunuz hiçbir
işe yaramıyor olabilir. Çoğumuzun sandığının aksine uykusuzluğun
hayatımızdaki engelleyiciliği tahmin ettiğimizden de büyüktür. Oysa çoğu
zaman rahatsızlıklarımızın uykusuzluktan kaynaklandığını bilemeyiz bile.
Uyku beynin dinlenme vakti sanılmamalıdır. Tersine uyku beynin vücudun
dinlenme ve tamir işiyle meşgul olduğu vakittir. Beynin elektriksel yapısı
üzerinde yapılan araştırmalar zihnimizin uyku esnasında en az uyanık dönemde
olduğu kadar yoğun çalıştığını göstermiştir. Aradaki tek fark gece ve gündüz
yapılan işlerin farklı olmasıdır.
Uyku Üzerindeki Tespitler :
1. REM ve NREM Uykusu : İnsan her uyku seansında iki ayrı uyku türünü
paylaşımlı olarak ve ihtiyaca göre uyur. Uykumuz ya derindir ya da hafif
olarak yüzeyde seyreder. Derin uyku NREM olarak adlandırılmıştır. Bu dönemde
cisimsel beden üzerindeki hücre tamirlerinin düzenlenmesiyle ilgilenir. Gün
boyunca alkol, sigara, kirli hava gibi etkiler, aşırı yorulma, yaralanma,
enfeksiyon gibi nedenler hücre ölümlerine yol açar. Ayrıca bedende her gün
normal olarak 10 milyar hücre ölümü gerçekleşir. Bedeni bir milyon katlı bir
gökdelen olarak düşünelim. Her gün on binlerce tuğlası birlikte çürüyüp
düşmekte, gökdelenin çökmemesi için yerlerine yenilerinin yerleştirilmesi
gerekmektedir. Ancak böyle bir çalışmanın sağlıklı gerçekleşmesi sıfır
hatalı bir haberleşme ve analiz sistemini gerektirir.
İşte beynimiz NREM adı verilen derin uyku esnasında vücudun maddi tamirinin
gerçekleşmesi görevini yüklenir. Çok yorulduğumuzda aşırı enerji tüketimi,
hatta oksijen eksik olduğunda hücreler yakılarak enerji üretilmesi gibi
nedenlerle hücre ölümü daha çoktur. Bu durumda derin uykuyu daha fazla
uyuruz. Bu süreci şüphesiz biz kurmadık ve biz yürütmüyoruz. Ancak
yaptığımız bazı hatalar bu süreci aksatmaktadır. Eğer NREM uykusunu
yeterince uyuyamazsak vücudumuz erken çöker, çöküşü cildimizdeki pörsümeden
okuyabiliriz. Ayrıca ardı arkası kesilmeyen hastalıklar da savunma
sisteminin tahrip olmasından kaynaklanır. Bu sistem ise uykusuzluktan
oldukça fazla etkilenir.
Yaşadığımız ikinci ve hafif uyku ise REM olarak adlandırılır. Rüya
gördüğümüz uyku bu uykudur. Gün boyu yaşadığımız çatışma ve tepkimelerin
diğer boyutu duygu, düşünce ve hayallerimizle ilişkilidir. Sevinçlerimiz,
öfkelerimiz, nefretlerimiz, heyecanlarımız birer içsel algı olarak gün boyu
yaşanır. Duygu hayal ve düşünceler cisimsel algı girişleri vasıtasıyla
alınmazlar, içte yaşanırlar. Ancak hissettiğimiz her bir duygu anında
kanımıza o duyguyu temsil eden hormon enjekte edilir. Duygularımız tamir
olmadığında bu defa psikolojik bozukluklarla karşılaşırız. Herhangi bir
duyguda aşırıya kaçtığımızda yorgun olduğumuzu hissederiz. Mutlaka bir çok
defa aşırı bir üzüntünün ıstırabından kurtulabilmek için uyumuşsunuzdur.
Uyandığınızda ise uyumadan önceki durumunuza çok daha rahat olduğunuzu
tespit etmişsinizdir. Eğer REM uykusunu uyuyamamış olsaydık sadece
duygularımızın biriken yükü kısa sürede bizi depresyona sokar zihinsel ve
duygusal kimliğimizi tamamen kaybederdik.
2. Doğal Uyku Dönemleri : Uyku üzerinde yapılan bir diğer tespit insanların
biyolojik ritmiyle ilişkilidir. ınsanların iki ayrı uyku dalgasına göre
programlandığı tespit edilmiştir. Rodenburg Üniversitesi'nden Prof. Jurgen
Zulley'in araştırmalarına göre bu iki dalgadan biri öğle arasında 10-30
dakikalık bir süre içerir. Öğle vakti ve öğle yemeği öncesi uyunacak bu
uyku, uykusuzluğun en önemli çözümlerinden biri olarak görülüyor. Diğeri
gece 12.00-04.00 arası uyanacak uykudur. Bu iki vakti düzenli olarak uykuda
geçiren kişiler uykusuzluk sorununu aşacaktır. (Sabah 23.11.1993)
Görüldüğü gibi uykusuzluk sorunu az uyumaktan değil vaktinde uyumamaktan,
hatta gereğinden fazla uyumaktan kaynaklanmaktadır. Günümüzde çoğu üst düzey
devlet adamları öyle uykusunu mutlaka uyumaktadır. A.B.D. Başkanı Bill Clinton
çalışma odasında ergonomik koltuğunu geriye yaslamakta ve üzerine bir
battaniye alarak uyumaktadır. Uzak Doğunun süratle kalkınan dev
şirketlerinde çalışan işçiler sistemli olarak öğle uykusu arası vermekte ve
böylece iş veriminin zirvesine çıkmaktadırlar.
İlginç ve çarpıcı olan bir gerçek, Peygamberimizin öğle uykusunu çok
faydalı bir uyku olarak ümmetine 14 asır önce tavsiye etmesidir. Bediuzzaman
da öğleyin uyunacak 30 dakikalık uykunun sair vakitlerde uyunacak iki saat
uykudan faydalı olduğunu söylemiştir. (28. Lem'a)
3. Erken Kalkma Faktörü : Uykunun sağlıklı olabilmesi ve yeterince
dinlenilebilmesi için mutlaka sabah erkenden kalkılmalıdır. Araştırmalar
sabah uyandıktan sonra tekrar uyuma yoluyla gece boyu yapılan tamiratın
tekrar tahrip edildiğini göstermiştir. En büyük hatamız uyku dalgası
geldiğinde uyanık olmamız, uyanıklı dalgası geldiğinde uyuyor olmamızdır.
Çünkü biz ne yaparsak yapalım beyin sadece yaratıcı tarafından programlandığı
dalgaya göre çalışır. Güneşin ilk ışıklarını alan vücut melatonin hormonu
salgılar ve bu hormon biyolojik saatimizi belirler. Biyolojik saatimiz kendi
kurallarına göre çalışır.
Sabah uyandıktan sonra tekrar uyuma isteği alışkanlıktan ve tembellikten
kaynaklanır. Bu alışkanlığı yenen kişi en fazla 10 gün içinde büyük bir
dinçlik gözlemleyecektir. Bunu kendi hayatınızda hemen deneyebilirsiniz. Bu
gece saat 11.00'de uyuyunuz ve sabah 5.30'da kalkarak tüm uyuma isteğinize
direnerek çeşitli meşguliyetler bularak bir daha uyumayınız. Alışkanlık
nedeniyle en fazla bir kaç saat kendinizi yorgun hissedeceksiniz. Ancak
ardından geç saatlere kadar kendinizi oldukça dinç ve güçlü hissedeceksiniz.
Ertesi gün aynı saatte uyuyunuz. Uyanma isteğinize rağmen saat 10.00'da
yatağınızdan kalkınız. Bu defa akşama kadar kendinizi hafif sarhoş gibi
hissedeceksiniz. Zihninizi toplamak güçleşecek, maddi gücünüz bile azalacak
hatta başınız bile akşama doğru ağrıyabilecektir.
Kuşlar gibi erken kalkan hayvanlardaki dinçliğe, canlılığa dikkat ediniz.
Daha güneş doğmadan uyanırlar ve cıvıldaşmaya başlarlar. Evinizde kedi
besliyorsanız çok erken uyanıp miyavlamaya başladığını göreceksiniz. İnsan
da erken uyanmaya programlanmıştır. Çocuk yetiştirmişseniz küçük çocukların
erken uyuduklarını, gece uyanarak tekrar uyuduklarını ancak sabah mutlaka
çok erkenden uyandıklarını görürsünüz. Bebeklerin yetişkinlere göre daha
fazla uyumaları vücutlarında hücre yaratılmasının çok hızlı olmasından ve
sürekli artış göstermesindendir.
Geç uyanmanın zihin ve bedenimizde tahribata neden olduğu bilimsel
araştırmalarla kesin olarak tespit edilmiştir.
4. Uykuyu Etkileyen Dış Faktörler : Uyku esnasında göz dışındaki algı
girişleri açıktır. Uyuyan kişi çevresindeki sesleri duyar, teni dokunmaları
hisseder, burnu kokuyu alır. Bu gerçek telkin ve beyin yıkamada çok önemli
bir vasıta olarak görünüyor. Bir çok ciddi psikolojik hastalık uyuyan
kişinin kulağına yapılan düzenli telkinlerle tedavi edilebilmektedir.
Dolayısıyla uyuduğumuz mekan bizim için son derece önemlidir. Sokak
gürültüleri duyulan bir ortamda uyuyorsak, evimizde bulunan televizyon veya
bilgisayar gibi cihazların oluşturduğu radyasyona muhatap oluyorsak,
zihnimiz sadece bedenimizin içindeki dünya ile baş başa kalamaz. Dışarıdan
alınan mesajları da işlemek, hem de tam teslimiyetle işlemek zorunda kalır.
Uyku esnasında bilinçsizce yatağımızda döneriz. Bu gerçek, beynimizin
dokunmayı hissedebilmesinden ve damar daralmaları varsa dönmek suretiyle
bunu yok edebilme isteğinden kaynaklanır. Uyurken anlımızda bir sinek
dolaşsa farkında olmadan onu kovarız.
Tüm bu gerçekler uyuma ortamımızda dışardan gelen her türlü uyarıcının
zihnimizi meşgul ettiğini göstermektedir. Yattığımız ortam orta-sert olmalı,
ortam temiz kokulu ve gürültüsüz düzenlenmelidir.
5. Gergin Uyuma Tehlikesi : Yeterince uyuduğumuz halde hala ısrarla
dinlenemememizin bir nedeni zihnimizi çeşitli sorunlarla baş başa
bırakmamızdır. Bu sorunlardan biri gergin uyumamız, diğeri tok halde iken
uyumamızdır. Her iki durumda karabasanlar ve kötü rüyalar görmemiz
mümkündür.
Bazı kişiler uykuya yattığında kaslarını, omuzlarını, dizlerini iyice
gererler. uyku mekanizması vücudu gevşetmeye çalışır. Bazen tam gevşerken
insan ani boşluğa düşer gibi irkilebilir. Bunu bir defa yaşamışsanız derhal
kendinizi kontrol etmelisiniz. Uyurken tüm adalelerimize "gevşe, rahat ol,
boşluğa düşmüş gibi kendini bırak" emrini vermeliyiz. Bu emri bir süre
devamlı verdiğimizde uyku anında alt şuurumuz bu emirleri bilinçli olarak
almasa bile otomatik olarak uygulamaya koyar ve her defasında gevşemiş
olarak uyuruz. Aksi takdirde edineceğimiz gergin uyuma alışkanlığı,
beynimizin uyku boyunca kaslarımıza sürekli gerilme emri göndermesine yol
açacaktır. Bu durum hem kasları sürekli çalıştırarak yoracak, tahrip
edecektir; hem de beyni meşgul ederek yoracaktır. Böyle bir uykunun sonu
yorulmuş olarak uyanmaktır.
6. Tok Uyuma Tehlikesi : Yorgun uyanmanın diğer önemli nedeni tok karnına
uyumaktır. Tok karnına uyuduğumuzda beyin sürekli mide içeriğini
parçalamakla meşgul olacaktır. Dolaşımdaki kanın önemli bir kısmı sindirim
bölgesinde odaklaşacaktır. Uykunun durgunluğunda midenin peristaltik
hareketi çok zor olacaktır. Mide duvarının parçalanmasını istemiyorsak
midemizde bekleyen içeriğin bir an önce boşaltılmasına yardımcı olmalıyız.
Sözlük'te
HÂB: UYKU
hâb-ı adem(yokluk): ölüm uykusu
hâb-ı câvid(ebedî uyku): ölüm
hâb-ı ecel: ölüm uykusu
hâb-ı gaflet: gaflet uykusu
hâb-ı girân: ağır uyku
hâb-ı gurûr: gurur uykusu; kendini büyük sanma
hâb-ı hargûş: tavşan uykusu, hafif ve kuşkulu uyku; hîle, yalan
hâb-ı nâz: naz uykusu, cilve ile kendini uykuda gösterme hâli
hâb-ı nâz-ı yâr: sevgilinin naz uykusu
hâb-ı nûşîn: tatlı uyku
hâb-ı perîşân: dağınık, rahatsız uyku
hâb-ı pür-ıztırâb: ıstıraplı uyku
hâb-ı râhât: dinlenme uykusu
KAYNAK : Dergiler ve Gazeteler, Kitaplar vs.
Türkiye Uyku Araştırmaları Derneği ( http://www.tsrs.org.tr )
Tempur ( http://www.tempurturkiye.com )
Avrupa Uyku Araştırmaları Derneği ( http://www.tsrs.org.tr )
The American Academy of Sleep Medicine ( http://www.aasmnet.org )
The World Federation of Sleep Research Societies ( http://www.wfsrsms.org )
Sleep Resarch Society ( http://www.sleepresearchsociety.org )
Sleep Dergisi ( http://www.journalsleep.org )
World Association of Sleep Medicine ( http://www.wasm.cc )
BU SAYFADA GÖRMEK İSTEDİGİNİZ BİLGİ VE/VEYA BAĞLANTILARI,
AŞAĞIDAKİ FORMU DOLDURARAK İLETEBİLİRSİNİZ.
(YOU CAN SEND US YOUR INFORMATION AND/OR LINKS,
YOU WOULD LIKE TO SEE IN THIS PAGE FILLING THE FORM)
Bu sayfada arama yapmak için; klavyenizde CTRL+F tuşlarını ya da
tarayıcınızın sol üst köşesindeki [Dosya | Düzen | Görünüm] bölümündeki
[Düzen]'in altındaki "Bul" komutunu kullanınız.
(Başka sayfaların da içeriğinde arama yapmak için
aşağıdaki kutuya aradığınız sözcük ya da konuyu giriniz) Bu sayfa 02 Ocak 2016 itibariyle kez ziyaret edilmiştir. Yenilikler ve Duyurular