|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ahlaksal
ayrımlar moral
distinctions
ahlaksal duyu moral sense (İngiliz yararcılarında, beş "duyu"dan
biri gibi)
anal karakter (Ruhçözümleme) cimrilik, düzenlilik ve zorlayıcı
davranış ile belirlenen karakter.
(Ruhçözümleme) Anal-dışlama evresinde dışkılama yoluyla haz elde edilir; bu evreye saplanış kibirli, hırslı ve saldırgan kişilik özelliğine götürür; anal-tutucu evrede haz dışkının tutulması ve annenin denetimine direnme davranışıyla elde edilir; bu ise elisıkılığa ve aşırı iffetli kişiliğe götürür. |
analitik felsefe
analytical philosophy
anlak sınamaları (zekâ testleri) tests of intelligence
anlıksal sezgi intellectual intuition
aydınlanmış öz-çıkar enlightened self-interest (kamu yararına
olan sonunda bireyin de yararına)
ayrımsayıcı algı apprehensive perception
başucu
noktası zenith gök kürede konumu bir gözlemcinin dikey olarak üzerine
düşen nokta
beyin yıkama indoctrination
bilişim işlemleri information processing
birey(sel)leşme ilkesi principle of individuation
birincil nitelikler primary qualities
bölümsel içgüdü (Ruhçözümleme) partial instinct (eşey itkisinin
ya da libidinal erkenin bir bileşeni; bu bedenin oral, anal, uteral ya da genital
bölümünden doğar.)
Freud'a göre (1946), eşey içgüdüsü "tikel erotojenik bölgeleri temsil eden bir dizi bileşen içgüdünün ardışık katkılarından aşamalı olarak gelişir" |
derin-düşünme
izlenimleri impressions of reflexion
Sözcük İnceleme'sinde Hume tarafından kullanılıyor. Görgücülük burada yine ancak doğal dili bozarak kendi mantığında ilerleyebilir. "Reflexion? hiçbir doğal dilde hiçbir zaman bedenin "iç"inden gelen "istek" ve "tiksinme," "umut" ve "korku" duygularını anlatmak için kaynak/köken anlamında kullanılmaz. Tersine, sözcük doğal dilde sıradan düşünceden daha dikkatli bir düşünme sürecini, derin düşünmeyi, üzerine düşünmeyi belirtmek için kullanılır. Hume burada sözcükten "yansıma" anlamından yararlamayı düşündüğünü de belirtmez. |
derinlik ruhbilimi
depth psychology (=ruhçözümleme, Freud)
devimsel boşalım motor discharge (devindirici kas ya da sinirsel
boşalım (motor = "devim veren").)
devimsel sözyitimi motor aphasia
dışa-yansıtma projection(Birinin kendi özellik ve tutumlarını
başkalarına yansıtması.)
doğa durumu state of nature
doğal felsefe (=fizik) natural philosophy (Newton)
Doğa Felsefesi ve Newton'un "doğal felsefe" dediği şey arasında hiçbir ilgi, hiçbir benzerlik yoktur. Giderek "doğal felsefe"nin "fizik" olarak görülmesi de fiziğe karşı bir haksızlıktır, çünkü fizik, doğal felsefenin tersine, hermetik sayıltılar içermez. |
edilgin boyuneğiş passive obedience
Edimleme İlkesi Performance Principle (Marcuse, Eros ve Uygarlık)
"Toplumun onun yönetimi altında üyelerinin yarışmacı ekonomik edimlemelerine göre tabakalaştığını vurgulamak için onu edimleme ilkesi olarak belirtiyoruz." Marcuse Marxist inak gereği Edimleme İlkesi ile "Olgusallık İlkesi"nin özel anamalcı biçimini formüle ettiğini düşünür. Edimleme İlkesi, eğer ne olursa olsun terimi kullanacaksak, daha yerinde bir bağlamda, Weber'in "Protestan Törellik" kavramının, daha tam olarak ödev/performans kavramının bir izdüşümüdür ve Protestan Batı uygarlığını dünya ekininin arta kalan apatik alanından ayıran başlıca olguyu aydınlatır: Protestan Batı karşısında, tüm ekinler tembeldirler, yöntemli/ussal emek için gereken ödev-güdüsünden yoksundurlar. |
ekinsel-özümseme
acculturation
eleştirel felsefe critical philosophy (Kant, Frankfurt Okulu)
erkenin sakınımı conservation of energy
etker neden efficient cause
etker nedensellik efficient causality
etkin Ben ego agens
evin reisi paterfamilias
gizli nitelikler occult qualities
gönderme çatısı frame of reference
gönenç toplumu the affluent society
görgül olgu matter of fact
görsel algı visual perception
Güç İstenci, will to power (Alm. Der Wille zur Macht)
güzel konuşma elequence
hatun eş mistress-wife
hayal kurma day-dreaming (uyanıklık durumunda üretilen düşlemler;
bilinçli dilek-gerçekleşmesi.)
hayvan inancı animal faith (ussal temel olmaksızın içgüdüsel
inanç (Santayana'nın "felsefesi"nde).)
hayvan özsuları animal spirits
hipnoz-sonrası telkin post-hypnotic suggestion
iç-alıcılık proprioception (fizyolojik bir terim)
içe-yansıtma introjection
iki-değerlilik ambivalence
ileri işleyim toplumu advanced industrial society
iletişim araçları media
ilk günah original sin
İlksel Birlik Primordial Unity
inanç kabulü confession of faith (dinsel inançların kamu önünde
resmi olarak benimsenmesi.)
istek köreltme self-mortification
işlemsel koşullandırma operant conditioning
karışık düşünce confused idea
karmaşık düşünce complex idea
karşı-aktarım counter-transference
Ruhçözümlemecinin hasta için duygusal bir bağlılık geliştirmesi; sağaltım sürecinde olumsuz ama kaçınılmaz ve özsel bir etmen; "asıl" aktarım ya da transference ise hastanın sağaltım öncesi yaşantısına özgü duygularını çözümlemeciye çevirmesini, böylece çözümlemecinin kendisinin olay öyküsünün parçası olmasını anlatır. |
karşı-değerleme transvaluation
(uylaşımsal ölçünlerden başka ölçünlerle değerleme.)
kavrayış inceliği wit
kılgın us practical reason
nice düzenekbilimi quantum mechanics
numenal dünya (anlaşılır dünya; fenomenal dünya: görüngü dünyası,
görgül dünya, deneyim/yaşantı dünyası, algı dünyası vb.)
Olgusallık İlkesi Reality Principle (Freud)
Birincil ve doğuştan olan "Haz İlkesi" karşısında kazanılan ikincil ansal etkinlik; çevrenin istemlerinin bilincine vararak bunlara uyum gösterme bilinci; "olgusallık" terimi göreli bir terimdir ve ilkin "ideallik" ile karşıtlık içinde durur. |
oranlı sayılar rational
numbers (bir kesir biçiminde anlatılabilen sayılar)
ortaklaşım communion
öğreti aşılama indoctrination
önceden saptanmış uyum pre-establishen harmony
ön-yazgı (Kalvinizm) predestination
Kalvin'e göre insanlığın "bir bölümünün" esenliği Tanrı tarafından başından belirlenmiştir ve hiçbirşey bu önyazgıyı değiştiremez. Görüş Kalvin'in buluşu değildir. Daha eskilere gider. |
ön statüko status
quo ante
öte-dil dilin dili, metalanguage
özeksel sinir dizgesi central nervous system
özeksel tasar central plan
özgür-düşünürler free-thinkers (deistler)
savaş durumu state of war
sonsal neden final cause
sonsal nedensellik final causality
tüm-eşeyselcilik pan-sexualism
İnsan davranışındaki herşeyin eşey güdülerinin terimlerinde açıklanması; Freud'un karşıtları tarafından kullanılan eleştirel bir terim. |
tüm-ruhçuluk panpsychism
türenin yönetimi administration of justice
üretici aygıt productive apparatus
üretici güçler productive forces (Produktivkrafte)
üretim ilişkileri productive relations (Produktionsverhaltnisse)
üretim tarzı mode of production (Producktionsweise)
üstün-insan Superman (der Übermensch)
yalın düşünceler simple ideas
yazılı yasa stature law
yeniden değerlendirme (Nietzsche'de: Umveretung) transvaluation
yerleşik olgusallık established reality
yerleşik toplum established society
yeterli düşünce adequate idea
yeterli neden sufficient reason
yurttaş itaatsizliği civic disobedience
yurttaş toplumu civil society (Alm. die bürgerliche Gesellschaft)
yurttaşlık yasaları civil laws
yüzen endişe (free- floating anixety)
zorlayıcı kişilik compulsive personality (aşırı ölçüde düzenli,
katı ve ayrıntıcı kişilik.)